Yazımın başlığını ‘Erdoğan’ı korudu, ama koltuğunu koruyamadı’ koyacaktım, ancak bir kahramanın koltuk sevdalısı zannedilmesinden endişe ettiğim için doğrudan ‘kumpas’ dedim. 15 Temmuz Darbe Girişimi’nde adından çokça söz edilen bugünün KKK Orgeneral Ümit Dündar’ın emekliye sevk edilmesi, 1976’da KKK Namık Kemal Ersun’un emekliye sevk edilmesi olayını hatırlattı.
‘15 Temmuz Darbe Girişimi’ni kim engelledi?’ sorusunun cevabı; Erdoğan’a ‘İstanbul’a gelin, sizi korurum’ diyen 1. Ordu Komutanı Ümit Dündar’dır. Nedenini açıklayacağım. Dündar’ın emekliye sevk edilişini anlayabilmek için, ‘Ersun olayını’ o devri yaşayan biri olarak hatırlatmam gerekiyor. Merak edenler ‘Ergenekon soruşturmaları’ başladığı zaman ‘Genleri Değiştirilmiş Ordu (GDO) 1,2’ başlıklı yazılarımı internette bulabilirler. Ayrıntıya yerim yok; özet olarak:
Yüksek Askeri Şura (YAŞ)’da Genelkurmay Başkanı olacağına kesin gözle bakılan KKK Namık Kemal Ersun, YAŞ’a 2 ay kala Genel Kurmay’ a gider. Medyada sık sık tartıştığı, zaman zaman Ersun’u tehdit eden, Ersun’un yerine Genel Kurmay başkanı olmayı planlayan Cumhurbaşkanı Fahri Korutürk’ün de desteklediği 1. Ordu Komutanı Adnan Ersöz ve arkadaşları, silah zoruyla Ersun’u bir odaya kapatır, kendisinden sağlık nedeniyle istifa ettiğine dair dilekçe alırlar.
Ersun, kurtulduktan sonra açtığı davayı kazanır, ancak görevine iade edilmez; Başbakan Demirel, CIA destekli istihbarata göre darbe yapacağı gerekçesiyle Ersun ve 800 subayı emekliye sevk ederek, sözde darbeyi engellerken, gerçek darbenin yolunu açtığını fark ettiğinde kendini Zincirbozan’da buldu. Yakından tanıdığım, görüşlerini dinlediğim Ersun, Genel Kurmay Başkanı olacak, TSK, NATO’nun dolayısıyla ABD’nin çıkarları için değil; ulusal çıkarlar için savaşan bir ordu olacaktı.
’12 Eylül’e’ gerekçe gösterilecek olayların önü alınacak, silahların değil; fikirlerin üstünlüğü tartışılacak, insanlar değil; fikirler ölecek, Ülkücü, Devrimci, her fraksiyondan Komünist, Milli Görüşçü, Cemaatçisiyle bambaşka bir Türkiye olacaktı. 12 Eylül Darbesi’nden önceki ve sonraki acılar yaşanmayacak; binlerce insan hayatını kaybetmeyecek, PKK gibi terör örgütleri doğmayacaktı.
‘Rayından çıkan demokrasiyi rayına oturtmak için yapıldığı’ iddia edilen ‘12 Eylül Darbesi’ aslında; ‘Kıbrıs Barış Harekatı’yla Amerikan rayından TSK’yı tekrar Amerikan rotası ve rayına oturtmak için yapıldı.
Zamanın Başbakanı Demirel (1976), 1. Ordu Komutanı Adnan Ersöz ve arkadaşlarına KKK N.K. Ersun’u kurban verdi, ama A. Ersöz’ün KKK olmasına karşı çıktı. 2 ay sonra Genelkurmay Başkanı olacak KKK için, Cumhurbaşkanlığına 3. Ordu Komutanı Ali Fethi Esener’i önerdi.
Cumhurbaşkanı F.Korutürk Esener’i, Demirel de Ersöz’ü kabul etmedi. Restleşmeler sürerken Genelkurmay Başkanı Semih Sancar’ın süresi bir yıl uzatıldı, bir yıl sonrasının Genelkurmay Başkanı olacak KKK’na Esener ve Ersöz atanamayınca, yaşları dolduğu için 1977 Ağustos’unda emekliye sevk edildiler. Ersun zaten emekliye sevk edilmişti.
Kader mi CIA mı akılsız Solcu generaller mi; birileri ağlarını Evren için ördü. Evren 1974’te KKK Den. Kur. Baş. getirilince çok üzülmüş. ‘Kıta jargonuna’ göre; yol göründü ben emekli olurum demişti. Zamanın Gen. Kur. Başk. Faruk Gürler, ‘yükseleceksin, seni buraya mahsus seçtim’ dediğinde, inanmak istese de daha sonra Ege Ordu Komutanlığına atanınca, ‘Bu sefer yolun sonu gerçekten göründü’ dedi.)
Ersun’un zorunlu, Esener ve Ersöz’ün yaş haddinden emekliliğinden sonra en kıdemli olan Orgeneral Kenan Evren, beklenmedik gibi görünse de aslında beklendik bir kumpasla 5 Eylül 1977 tarihinde Ege Ordu’dan gelip Kara Kuvvetleri Komutanı, 6 ay sonra da Genelkurmay Başkanı oldu, darbeye zemin hazırladı ve 12 Eylül 1980’de darbe yaptı.
(Bilerek veya bilmeyerek CIA tarafından kullanılan Solcu 1. Ordu Kom. Adnan Ersöz, TSK’yı Amerikanlaştırma projesindeki görevini tamamlayarak emekli oldu. İbret alınmadığı, aynı şey yapılarak farklı sonuç beklendiği için, 20 yıl sonra ‘28 Şubat Süreci’nde de aynı rolü, yine Solculuğuyla bilinen Gen. Kur. 2. Başkanı Doğu Aktulga üstlendi…)
ERDOĞAN DA DEMİREL GİBİ YÖNLENDİRİLDİ!
ABD derin devletinin düşünce kuruluşu olarak tanımlanan Rand Corporation’ın Türkiye raporundan hareketle ve hararetle Türkiye’de darbe tartışmaları gündeme getirildi. TRT yönetimine getirilen Sabah gazetesi yazarı Hilal Kaplan Dündar’ın emekliye sevk edildiği gün darbe hazırlığı olduğunu öne sürerek, ‘Darbe olasılığını, 15 Temmuz'dan dört ay önce yazdığımda da paranoyaklıkla suçlandığım için yine aynı numarayı uygulayacaklardır. Ama garip bir hareketlilik var, benden söylemesi’ şeklinde bir yazı kaleme aldı.
(DEVAMI YARIN)